top of page

1. BEKLENTİLER

Güncelleme tarihi: 17 Nis 2020

Beklentiler konusu beni epey düşündürüyor bu ara. Yine kendimde hatalar aramaya başladım. Düsünüyorum. Kimden ne gibi bir beklentim olabilir? Beklentilerimi sınıflamaya veya listelemeye neden gerek duydum? Her ruh haline, şartlara, kişiye, çevredeki insanlara, yaşadığın ülkeye, hatta o gün değişen herşeye göre o an tanıştığın kişiden de kendinden de beklentin değişebilir. Hiç bir zaman ‚hayattan beklenti‘ konusunda konuşmayacağım. Çünkü hayattan bir beklentim olamaz. Bize verilen bir can var, onu yitirmedikçe yaşadığımız her şey bizim sorumluluğumuzdadır ve biz yaşadıkça onu adı hayat olur. Bizim yaptığımız eylemler bizim hayatımızı oluşturur. Bu durumda hayattan bir beklentimiz olamaz çünkü onu zaten biz inşa ederiz. Bizim ancak ve ancak kendimizden -ve bir yanılgı olarak karşımızdaki insanlardan- beklentimiz olabilir.

Peki bu kadar esnek bir olgu olmasına rağmen ‚beklenti’yi formülize etmeye çalışmak ne kadar doğru ?

Diyelim ki ne istiyorum ne istemiyorum diye resmi açık görmek için ikili ilişkide karşımızdakinden beklentilerimizi bir kenara yazdık. Buradan da kendimizi tanımaya ve sonucunda belirgin bir tablo görmeye çalışıyoruz. Ardından beklentilerim bunlardır ve karşılanıyor-karşılanmıyor diye ilişkimizi netleştireceğiz.

Bilenleriniz vardır lisede kimya dersinden, bilimsel bir oluşumdan, denklemden bir sonuç beklerken ne deriz ? Normal Şartlar Altında. Yani su bile, yalnızca normal şartlar altında 100 derecede kaynar. Bu cümleyi çok eskiden bir yerde okumuş ve inanılmaz derecede şok olmuştum 😊 Oturup üzerine uzunca düşünüp ‘Evet yaa, evet !’ diye garip bir aydınlanma yaşamıştım. Öyleyse kendimizden veya herhangi bir kişiden beklentimiz olması durumunda yaptığımız yanlış nedir ? İşte bu Normal Şartlar Altında ibaresini yakalamak zorunda olmamızdır. İçinde bulunduğumuz şartların tamamının uygun olmasını beklemek bana kalırsa imkansızdır. Bu sebeple beklentilerimizin de stabil olmasını beklemek kendimize haksızlık olacaktır. Çünkü hayatın normali yoktur. Herhangi bir durumda içinden geldiği gibi, o an hissettiğin gibi, karşındakini hayatında koyduğun yerin gerektirdiklerini bekleyeceksin karşındakinden. Daha önce listelediğin veya başkasından gördüğün, eğitildiğin, öğrendiğin ‚şunları istiyorum - istemeliyim‘ inanışı olabildiğince yanlış. Beklentiler değişir. Karşındakine göre ve zamanla değişir. Bu sebeple aslında diyorum ki; hiç kimseden birşey beklemeyeceksin. Yalnızca kendinden ve bir parçasının da sen olduğun bağlardan birşey bekleyebilirsin ancak. Çünkü kendinden veya dahil oldugun bir ortak bağdan birşey beklemek ve bunu yerine getirmek varken neden tamamen başka birinden birşey bekleyesin ki ? Bu seni karşındakine bağımlı kılar. Şartlar ve koşullar senin özgürlüğünü elinden alır. Ayrıca karşındakinden beklentilerini o kişi bilmediği sürece bu beklentilerin bir manası var mı? Neden, gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmediğimiz bir senaryo yazıp onu karşımızdakinin oynamasını bekliyoruz ? Biz birinden birşey bekliyoruz diye o kişi bunu yerine getirmek zorunda mı ? Eğer kişi beklentilerimizi bilir ve bunları yerine getirirse gerçekten bu bizim istediğimiz şey mi olur ? Kişilerden beklediklerimizi kişinin sunduklarına indirgesek daha mı mutlu oluruz ? Konu burada biraz kendini başkası için değiştirmeye evriliyor. Bunu istemeyiz. Kendimiz olarak kalmalı ve bu konuyu dış kulvarlardaki (etraftaki, kendimiz dışındaki herşey) bağlarımızı yöneterek çözmeliyiz. O zaman neyi değiştireceğiz ? Tam bu soruyu sorduğumda aklıma şu geliyor. Beklentilerimiz kişiden değil, birlikteliklerden olmalı. Yani birlikteliklerimizden beklediğimiz şeyleri belirleyebiliriz, ama karşımızdakinden herhangi bir beklentiye giremeyiz. Bu süreçte konu ‚ilişki‘ ise (benim icin bu yaziyi yazarken öyleydi), sadece kendimizden de değil sadece karşımızdakinden de değil, ilişkiden bir beklentimiz olmalı. Kendimizi de sorumluluk altına almak doğru olmayacaktır. Karşımızdakini de kendi kararı olmayan bir kalıba sokmaya çalışmak doğru olmayacaktır. Bireysel bir beklenti yerine ortak iletişim bağından, anlardan ve anılardan, aktivitelerden, gelecek planlarından, veya biz olgusundan birşey beklemeliyiz. Buna sebep olarak, bazen çok birlikte birşeyler paylaşmak istediğimiz kişilerin, kalıplara soktuğumuz beklentileri karşılamamalarına rağmen onlarla mutlu olabilmemiz ve onlar için fedakarlık yapmamızı gösterebilirim. Aynı şekilde beklentilerimizi zamanla değiştiriyor olmamızı, hatta bazen boşlukları başka kaynaklarla doldurmaya eğilimli olmamızı da gösterebilirim. Ne demek istiyorum? Mesela karşınızdaki kişiden (afaki konuşuyorum) dürüst olmasını bekliyorsunuz. O da size tüm gerçekleri söylemek yerine bazı şeyleri saklıyor. Bu durumda siz aslında karşınızdakinin dürüst olmadığını düşünebilirsiniz. Bu kişi sizin beklentilerinizi karşılamıyordur. Ancak, eğer o kişiyi tolere etmek istiyorsanız, onun bu tutumunu ‚size en azından yalan söylemediği için‘ görmezden gelir ve böylece beklentilerinizi o kişi özelinde değiştirme eğilimine girersiniz. Başka bir örnek olarak, kendisinden hoşlanmadığınız kişinin herhangi hoşlanmadığınız ama çok da büyük bir problem teşkil etmeyebilecek bir yönü size batar ancak aynı olumsuz şeye sahip başka bir kişinin bu özelliği size görünmez ve onun başka sevdiğiniz yönlerine bağlanır ona ilgi göstermeye devam edersiniz. Neden ? Çünkü beklentilerinizi kişiden kişiye değiştirebiliyorsunuz. Bu da sizin tamamen sizin keyfinize bagli olan bu değerlerle istediğiniz gibi oynama alanında özgür oldugunuzu gösteriyor. Sonuçta kime ne kimden ne beklediğinizden ? Bu durumları göz önünde bulundurunca, kişinin değil aranızdaki birlikteliğin bir önemi oluyor. Bu durumda kişiden değil aranızdaki ilişkiden birşey bekler hale geliyorsunuz. Yani ben gelmeliyim diye düşünüyorum. Mutlu geçirdigimiz vakit, karşımdaki kişinin mesleğinden, görünüşünden, sahip olduğu maddi varlıktan veya bilgi birikiminden bağımsız olarak, asıl karar verme mekanizmamın kaynağı sanırım. Mutluluğu beklentilerimizin karşılandığı yerden değil karşılanmadığı yerden sağlarsak, beklentilerimiz yön değiştirebilir ve bu bizim elimizdedir. Bu sayede mutlu olmaya devam ederiz. Böyle düşününce, evet bazı kriterler diğer kriterleri destekler diyebiliriz, ancak istersek 'beklenti' kavramını ‚değerlendirme‘ olarak değiştirebiliriz. Biz olgusunu değerlendirme. Kişilerden beklenti duymayı sonlandırırsak, bir kişiyle kurduğumuz ilişkiden oluşan ‚biz‘ olgusunu değerlendirmeye başlarsak, devamında bu ‚biz’in bize yetip yetmediğine karar vermemiz daha adil ve sağlıklı olur. Bunları düşündükçe kimseyi beklentilerimi yerine getirmiyor diye suçlamaya hakkım olmadığını gördüm. ‚Beklentin ilişkiden olmalı‘ diye kendimi eğitmeye çalıştım. Sonra da sahip olduğum birliktelikleri değerlendirebilme fırsatı buldum ve kendime şunu sordum. Bu ilişkiden ne bekliyorsun ? Herkes için , eminim insan ilişkilerinde önem verdiği ve değişmesi zor bazı değerler vardır, onlar olmazsa olmazdır. Kendini tanıyorsun ve seni neyin mutlu edeceğini biliyorsun işte. Nitekim bunları düşündükçe 'sahip olduklarımla ne kadar uzun süre mutlu olurum', 'ne kadar zaman sonra sahip olduklarım , önceden beklentilerim dedigim ama şu an sahip olmadığım diğer kriterlerin yarattığı boşlukları doldurmaya yeter' gibi ucu açık soruları kendim için cevaplandırdım.


Bu yazıyı yazdıktan sonra ve kendi içimde bu konuyu düşündükten sonra kişilerden beklenti içinde olmayı tamamen reddediyorum. Evet, beklenti konusunda sadece bir yazıyla değiştim. Beklentimi asla azaltmayacağımı biliyorum. Çünkü birçok şeyi hakettiğime ve sahip olmam gerektiğine inanıyorum. Ideallerimin seviyesini degistirmeyecegim. Ayrica beklentiyi düşürmeyi de hicbir zaman desteklemiyorum. Neyden ve kimden beklentim olması hakkına sahib oldugumu biliyorum, işte buna odaklanarak kendimi çok daha mutlu hissedebiliyorum..



Sevgiler..


Comentarios


©2020, Meltem KÖSEDAG tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page