8. KURALLARIM
- Meltem KÖSEDAG
- 31 May 2020
- 3 dakikada okunur
Kasım, 2019
‚önce ben’cilik her insanda bir miktar bilinç ile birlikte, bir düşüncelilik çerçevesinde olması gereken, kişinin kendisini bilmesi, sevmesi ve kendisini gerçeklemesi için gereken bir olgudur. Benim ise birinci kuralım. Önce kendim. Bunun için duygularıma bile kıydım. Akıllıca hareket etmek için mutluluğu – geçici olduğuna inanarak- tek seferde, ardımda bırakabildim. Belki de bu kural değil dar kafalılıktır. Hatta yobazlıktır, tek fikirliliktir, açılamamaktır. Hatta belki tabudur. Ama şu anki yalnızlığıma çok iyi geldiği kesin. Hatta sanırım bugünüme ne kadar iyi geldiğini tam kestiremiyorum ama geleceğime iyi geleceği kesindir. O yüzden kendimi önemli tutarak, inanarak attığım bu gibi adımları atmaktan vazgeçmeyeceğim. Temmuz 2018’de (Kariyer Yolumun Başında serisinin 2018/2 yazısında bahsettiğim aşık oluşum) kuralım kalbimin sesini dinlemek ve ona sahip çıkmaktı. Sevmenin kıymetini de biliyordum. Ne oldu? Boşa gitti. Öyle arada tolere ettiğimiz şeyler bugün olmsaa da yarınki kurallarımızı da etkiliyor. Mesela, neyi tolere ettiğime daha çok dikkat edeceğim artık. Ya da neyin olmazsa olmaz olduğuna, ya da aşk için ölmeli mi bunu yeniden değerlendirebiliyorum bu yaşadıklarım sayesinde. Ana kurallara uyulduğu sürece her şey yoluna giriyor. Uymuyorsa da ne yaparsan yap olmuyor. Eskiden çok daha katı kurallarım vardı şimdi daha esnek biriyim ama halâ çok kuralcıyım. İlişkilerimde dahi herşeyi somut olarak belirleyebilmek istiyorum. Şimdi kuralım gerçek olmak, kendinden emin olmak, dengeli olmak, rahat hissetmek ve hissettirebilmek, acele etmemek, beklentiye girmemek, taviz vermemek, -ki bu hatadır- ama değişmesi için zamana ve hayatı böyle Kabul etmeye ihtiyacım var. Kurallarıma uyulmadığı zaman çıldırıyorum. Kurallarımı değiştirirken eski standartlara göre hareket ediyorum çünkü gelecekte neyle karşılaşacağımı bilmiyorum. Ama kurallara bağlı kalmakta diretiyorum. Kuralsız oluşabilecek güzelliklere tamamen kapalıyım. Ne olacak böyle ?
Mayıs, 2020
Yine, yine, yine, yine kendimi etiketlemeye ve böylece etiketler üzerinden kendimi yargılamaya gitmişim. Arkadaşlar, biz, hiç bir zaman, sadece bir şey değiliz. Ben şöyleyim demek hatadır. Sen bazı durumlarda bazı koşullarda öylesin. Ben çok da şöyle bir karaktere sahibim, yanlış analiz. Aslında öyle bir durumda o karaktersin ve benim yaptığım gibi sadece o karaktere göre kendini suçladığın zaman haksız oluyorsun. Mutlulugu tek seferde ardımda bırakmadım ki ben. Bu sadece psikolojimin iyi olmadığı bir süreç ve suçu kendime atarak ne yapmaya çalışıyorum ? Kurtulmak mı rahatlamak mı hak ettiğime inanmak mı nedir yani... Buna tek sefer denmezdi ki. O bir sürecti. Sonuna geldik. O zaman kendimi iyileştirdim sanıyordum ama şu an üzerinden geçtiğim bu yazılarda görüyorum ki tüm özelliklerimi kapsayamadığım halde ve bütün şartları göz önünde bulunduramadığım halde bu kadar keskin kelimeler seçmeye çalıştığım için kendimi analiz etmek konusunda çok dar görüşlü biriyim. Öncelikle, hiç bir insanı bir başka insanla karşılaştıramazsın. Geçmişinden çıkardığın dersi olaylar ve durumlar değiştikçe kendi içinde dönüştürüp öyle uygulaman gerekir. Öğrendiğin şey artık taviz vermemek ise, bunu artık hiç kimseye hiç bir konuda taviz vermeyerek uygulamak aslında bunu öğrenemediğin anlamına gelir ve hala bu konuda bayağı vasatsındır. Çünkü bu iş matematik gibi soldan 1 al sağa 1 koy diyerek olmuyor, olmayacak.
Kendini ön plana koymakla suçlamışsın, halbuki sen o kadar anaç bir insansın ki sadece kendini güvence altına almak için ve egona zarar gelmemesi için baştan kendini önemli bir noktaya yerleştiriyorsun, ancak bu başlangıç noktasından sonraki tüm noktalarda tamamen fedakar, düşünceli, özverili ve kendini ikinci plana atan bir kadın olarak yaşıyorsun ilişkilerini. Bu konuda kendine nasıl böylesine haksızlık edersin?
Burada kendi kendime sinirleniyorum. :D Ayrıca sonunda bitirmen gereken ilişkiye de ne olursa olsun ‚boşa gitti‘ deme. Asla, hiç bir tecrübe boşa gitmez. Gitmemiştir. Sadece o an anlamıyorsundur, o da senin hatan. Neyse ki kurallarım vardı, farkındaydım, ve şu an gerçekten onları azaltmış ve hatta bazı zamanlarda yok bile edebilecek duruma gelmiş bulunuyorum. Ama bu yazıyı yazarken içinden çıkamıyordum kurallarım olması durumunun, Mayıs ayı gibi ancak içinden çıktım denebilir. O yüzden bu yazılara revizyon da ekliyorum ki aslında en güncel karakterimin farkında olayım ve aslında karakterimin orada kalmadığını bunu okuyanlar da bilsin.
Hayatı böyle kabul etmeye ihtiyacım var demişim, çok zor oldu ama evet şu an kabul edebilmiş durumdayım. Önceliklerimi belirlerken kesinlikle bencil davranmıyorum burada kendi üstüme çok gitmişim. Ayrıca beklentiler konusunu da gerçekten aştım, Artık herhangi bir insanla sadece sıradan bir insan olarak ve bir çok etkenden bağımsız şekilde gelecek veya geçmiş üzerine kurulmamış bağ kurabiliyorum. Kimse kimse için biricik olmayı talep edemez ve kurallar her zaman işlemez.
Sevgiler..
Yorumlar