Kariyer Yolumun Başında (2016-2/3)
- Meltem KÖSEDAG

- 17 Mar 2020
- 12 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 29 Mar 2020
2016 - Mezuniyet, Yüksek Lisans Seçimi ve İş Hayatına Atılma
21.5.2016
1 aydır çok yoğundum. 23 Nisan'da Edirne'ye Meryem'in yanına gezmeye gittim çok güzel geçti vakit. Arkadaslarimizla gecirdigimiz vaktin kiymetini bilmek o kadar önemli ki, uzun yillar gorusemedigim yakin arkadaslarimla bulustugumda kendimi ailemle birlikteymisim gibi hissediyorum ve bu bana bu sürecte cok iyi geliyor. Tüm yorgunlugumu stresimi azaltiyor. Eğitim hayatını çok yoğun geçirirken sosyal anlamda geri kalmamak insanın psikolojisinin sağlıklı kalması için çok önemli. Aradaki dengeyi korumak icin elimden geldigi kadar kendimi disari atmaya calisirim.
24 Nisan'da Umuda Davet Konseri’ne gittim. Bu konser benim çocukken gittiğim bağlama kursunun her sene anneler gününde düzenlediği, öğrencilerin koro ve solo şekilde sahne aldıkları , her sene her çocuğun kendini nasıl geliştirdiğini kolaylıkla görebildiğimiz, geleneksel konserlerden biriydi. Hepsi çok başarılı olan sahneler izledim. Uzun yillar oldu kursa gitmeyeli ama bugün o sahnede ben de olmak istediğimi farkettim. Bir gün orada ben de olacagim dedigim ne varsa, gün geldi ve ben orada olmayi basardim. Bu biraz azim, biraz kismet, biraz sans, biraz da hayata olumlu bakmak ve istemek olsa gerek.
Koşturuyorum, özel ders vermeye devam, sınavlara giriyorum, derslerim bugün bitti çok şükür. Hep böyle yolumuz güzel, başarımız daim ve gönlümüz temiz olur inşallah.
26.5.2016
Ales’ten 88 almışım, incredible news! (inanılmaz haberler!) 2. vizelerimden 3 tanesinden 100 almışım. Fibabank mülakatından da şu baharatlık ürettiğimiz olumlu döndüler ve Alican ve Diren’in görüşlerini alarak bu şirketteki açık pozisyonlardan departman seçtim. Bu ara Diren’le de oturup kariyer üzerine epey konuştuk. Zirvedeyken kitap azıcık amacına ulaşsın da adını "Nasıl başarılı oldum?" koyalım =) Tezimin çalışma kısmı bitti, yazması yetişmedi ama proje tamam. Kendimle gurur duyuyorum. Ziraat Bankası’na CV’mi vereceğim haftaya. Fibabank’a 12’de atmam gereken maili 2’de atmasaydım buna gerek kalmazdı..
6.6.2016
Bu hafta Ziraat Teknoloji’de staj yaparken birlikte çalıştığım Duygu’yu ziyatere gittim. Kariyer ve iş geleceğim için biraz konuştuk. Şimdi başarıya hangi yoldan ilerlesem güzel olur bilemiyorum. Meslekten birkac insanla konusmam lazim. Ne istediğimi veya neye öncelik verdiğimi kestirmem lazım. Sanki sadece iki tane seçeneğim varmış gibi hissediyorum. Fıbabanka'da full time çalışmak ya da YTÜ'de yüksek lisans yaparken part time başka bir yerde çalışmak.
Burada durup o zamanki duruşuma biraz yorum yazmak istiyorum. Özellikle meslek secimi yapmak üzere olanlariniz icin; Sahip olduğunuz olanaklar asla sandıklarınızla sınırlı değildir. Biraz daha vizyonunuzu ve bakış açınızı geliştirmeye bakın. Şans her zaman yanınızda olmayabilir, siz çoktan tüm ihtimalleri değerlendirmiş olduğunuzdan emin olun. Mesleğimizi seçerken okuduğumuz bölümün elbette sektörel kısıtlamaları olacaktır. Bu kısıtlamaların farkına bölümümüz belirlendikten sonra yavaş yavaş veya ta en baştan varabiliyoruz. Ancak sektörel veya çalışma alanları açısından neyi seçeceğimize karar vermemiz gereken yol ayrımlarından farklı olarak, ömrümüzün büyük bir kısmını feda edeceğimiz iş hayatına nereden başlayacağımız konusu bir çoğumuz için soru işareti olmuştur. Karşılaştığımız seçenekler öncelikle bugüne gelene kadar hangi yollardan geçtiğimizle doğrudan alakalıdır. Karşılaştığımız fırsatları değerlendirebilme becerimize göre veya tamamen şansa göre elimizde birçok opsiyon olduğu zamanlar oluyor. Karar alma noktasında neye önem verdiğimizden tam anlamıyla emin olursak, bu yol ayrımlarında hiç zorlanmadan en doğru kararı verebileceğimize inanıyorum. Mesela o sıralar ben bankadaki pozisyonu , işin süresini , gelir durumunu , bu işi seçersem devamında açılacak olan kapıları , kendimi güvence altına alıp almadığımı , öte yandan yüksek lisans yapma ihtimalinde ( aynı anda full time iş ile tezli yüksek lisans eğitimi yürütmek neredeyse imkansızdı, ve tabiki gereksizdi bana göre, halâ da öyle düşünüyorum) işe yan koşullarını ve yine yüksek lisansın bana getireceklerini kabataslak sıralamıştım. Opsiyonları yazarken burada yeteri kadar güzel yapılandırılmış ve tam anlamıyla bilgi sahibi olunmuş bir tablo görmüyoruz. Çünkü o zaman vizyonum o kadar da genişlememiş ve o kadar da açık görüşlü değilmişim ki ancak bu kadar düşünebilmişim. İlerideki karar noktalarımda illa daha iyi bir değerlendirme tablosu ile karşılaşırız diye düşünüyorum. Kendi önceliklerime daha düzgün bir tablo ile değinecek olursam belki geçtiğim yollardan geçecek olan birinin işine yarar diye aşağıdaki gibi ekliyorum.

Karşılaştırdığım şey iki ayrı firma veya iki ayrı koşul olabilir. Mesela yeni mezun bir birey olarak bir firmada X pozisyonunda çalışmak ile yüksek lisans yapma kararını karşılaştırmak da olabilir bu.
Sol kolonun en üstünde gördüğünüz ‚Değer‘; hangi açıdan değerlendirme yaptığımı , ‚Agirlik‘ ise bu değerin benim seçimimde ne kadar önem arz edeceğini 5 üzerinden göstermektedir. A ve B kolonlarındaki sayılar ise, bu işi seçersem bu işin değerlendirdiğim açıdan beni ne kadar mutlu edeceğini düsündügümü gösteriyor. Mesela A firmasında ise başlarsam gelir seviyem 5 üzerinden 3 olacak ancak B firmasında 2 olacak. Buna rağmen, A’da çalışma ortamı çok da iyi değilken (2) B’deki ortam beni tatmin edeceği için ona yüksek (4) oran veriyorum.
Bu gibi bir tablodan, A ve B seçeneklerini karşılaştırırken ağırlık ile opsiyon için verilen değeri çarparak sonuç sayısı üretilir, her satır icin yapılır. En son sonuç kolonundaki tüm sayılar alt alta toplanır ve en son o seçeneğin toplam puanı belli olur. Bu da puanlar arasındaki farka göre seçim yapmamızı sağlar. En azından benim için bu şekilde ilerliyor. Burada Gelir , Statü, Yan Haklar A seçeneğinde daha iyi olmasına rağmen İş ortamı , Kariyerin devamlılığı ve kendimi geliştirebilme seçeneklerinin benim için önemi daha yüksek olduğu için B seçeneği benim için daha baskın hale geliyor. Bu test, o tarihte yaptığım değerlendirmenin daha iyisine bir örnekti, yazılara kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Şu yönetici lafı beni cezbediyor, (sanki işe yönetici olarak başlayacakmışım gibi :D) yakalamışken kaybetmek de sanki biraz keyfi bir hareket olacakmış gibi. Ama yüksek lisans , yeniden yurtdışı imkanı (lisans eğitimimde erasmus programıyla İsveç’te bir sene eğitim görmüştüm ve yüksek lisansta da yine erasmus yapmayı planlıyordum bu süreçte) ve yüksek lisans yaparken çalışabilme ihtimalini düşününce yüksek lisans yaparken çalışmak benim daha çok yapmak istediğim şey gibi geliyor. Yurtdışında yüksek lisans düşünmüyorum, nedeni de araştırmamış olmam. Saçmalık.. evet çok haklısın, araştırmamış olman saçmalık. Ama hiç bir zaman geç değil. Genel olarak hayat da bu şekilde ilerliyor. Her zaman her şeye hazırlıklı olmayabiliirz. Önemli olan o an elinde ne var ise onu değerlendirebilmek. Ben de araştırmalarımı tam anlamıyla yapmamışım yurtdışında yüksek lisans yapmak için ne gerekiyor diye, o yüzden bilmediığm için seçtiğim yol bu şekilde değişmiş, ama zaten araştırma yapsam da göreceğim şey şuydu, ortalamam benimkinden daha yüksek olmalıydı (benim ortalamam 3'ten düsüktü ancak yurtdisinda yuksek lisans yapmak icin en az 3/4 ortalama gerekiyor) ve maddi açıdan bir birikimim olmalıydı. Zaten koşullar, yurtdışında yüksek lisans yapmaya yetmiyordu, belki zamanında bunları bildiğim için hiç bakmamışımdır o ihtimale, ama bu yazıyı yazarken de kendime yeteri kadar araştırmadığımı söylemişim. Siz böyle yapmayın 😊
Bu süreç çok kritik, nasıl şekillenecek bilmiyorum. Önemli kararlar.. Yüksek lisans başvuruları da başladı.
14.6.2016
3 gün önce harika bir mezuniyet yemeği düzenledik.

Artık beklediğim dinlenmeli günler başladı. Almanca sınavına çalışıyorum şimdi, belgeyi alayım da kurtulayım. Beklenen Fibabank bireysel görüşmesi için 16’sına çağırdılar. Sanırım çok iyi hazırlanmam lazım, çok kendim gibi olup işi kaçıracakmışım gibi geliyor. Hayrlısı ise kısmet olsun şimdilik ne diyelim 😊 17’sinde de yüksek lisans başvurusu yapacağım. Burada iş görüşmesine hazırlanırken aldığım notları direkt el yazımdan aşağıda paylaştım.


28.6.2016
On dört gündür yazmamışım ama öyle kritik günler geçirdim ki, hem garip hem güzel.
İTÜ – Matematik Mühendisliği
YTÜ-Matematik Mühendisliği
YTÜ-Sistem Mühendisliği yüksek lisans başvurularımı yaptım.
Teknokent ve Teknopark İş merkezlerindeki işlere yüksek lisansla aynı anda çalışmak için başvurular yapıyorum. Fibabank görüşmede yüksek lisansa çok adapte olduğumu ve bu sebeple full time bankacı olmak konusunda başka adayların önüme geçtiğini söyledi.
Armağan hocam YTÜ master mülakatına hazırlanmam için birkaç konu söylemişti. Ben bu konulara çalıştım. Ama aslında tarih tarih gidersek 18 haziran Cumartesi günü Birsen'lerdeydim, akşam yazlığa gidecektim ama sohbet ederken bir farkettim ki ben İTÜ başvurusu yapmamışım. Nasıl yapmam nasıl? YDS’den 68,75 aldığım için İTÜ’ye giremeyeceğimi düşünüp bunu tamamen aklımdan çıkarmışım zaman içinde hatırladığım kadarıyla. İTÜ yüksek lisans başvuru koşullarında ingilizce notu en az 65 diyor, ben onu 70 sanıyordum. Yani tam anlamıyla kesin bilmediğim halde öyle inanıp bu süreci boş geçmişim. 20’si son başvuru günüydü ve benim niyet mektubum da referans mektubum da yoktu. Gece eve geldim niyet mektubu yazdım. Pazartesi okula gidip transkript çıktısı aldım, taratıp online başvuruyu yaptım. Sonra yazlığa gittim. Üc gün geçti, Cuma günü YTÜ mülakatının Pazartesi (27‘sinde) olduğu maili geldi. Ben halâ çalışmamıştım. 24’u Cuma gece hemen İstanbul’a döndüm. Cumartesi Pazar YTÜ mülakatına çalıştım deli gibi. Sözlü mülakat olacağımı düşünüyorum. Belirli beş konudaki temel sorulara çalışıyorum. Cumartesi akşamı, Birsen’in pazartesi günü olan mülakatı için onunla konuşuyorduk hazır mı diye. Sonra ben İTÜ’den mail almadığımı söyledim, o da siteden kontrol etmem gerektiğini söyledi. Yani öyle rastlantısal bir kısmet :) Birsen'le konusmasak ben hic ITU'de okumayacagım. Siteden bir baktım, İTÜ mülakatı 27'sinde saat 16:00’a kadar. Referans mektubum yok, günlerden Pazar, Pazartesi de iki mülakat var. Ben yine YTÜ için çok çalışıp sabahtan Davutpaşa’ya gittim, sonra da koşa koşa İTÜ’ye gittim. Sabah erkenden hangi çantayı aldığımı bile farketmeden koşarak evden çıktım aşırı heyecanlı bir şekilde. YTÜ’de sınıfa girdim, yazılı mülakat. Her seneden soru sorulmuş (8x4= 32 soru, seçmeli, hepsini cevaplamak zorunda değilsin, ama haliyle üç dört sene önce öğrendiğim konular ). Sınav başlayacakken bir baktım kimliğim cüzdanda yok, ve o an yanimda kimlik bulunması şart. Başka hiç bir belge kabul etmiyorlar. Arıyorum arıyorum kimliğim yok, zaten yanıma aldığım çantayı da kim bilir en son ne zaman kullanmışım sabah rastgele alip taktim aceleyle. Kimlik yok ya, başımdan kaynar sular döküldü. Allah dedim, bana bir iyilik yap, cüzdanımda olmayan bu kimlik bu çantanın bir yerinde olsun.
Çantanın sırt gözünnü açtım, böyle arkada yassı ve hiç kullanılmayan fermuarlı kısımlar olur ya çantaların sırtlarında bazen, işte ondan. Bir baktım, kimliğim orada. Kim bilir hangi tarihte bu çantaya kimliğimi koydum ve ne zamandır kimliksiz dolaşıyordum. Ama bugün nasıl oldu da tamamen öylesine o çantayı aldım. Kader diyorum. Böyle anlar cok geliyor basima. Sanki senaryo belli, biz d eöyle oynuyoruz iste. Neyse. Sınav biraz garipti hem herşey tanıdık hem hiç bir cevabım doğru değilmiş gibi. Zaten olabildiğince az cevap hakkı kullandım. Asla ek soru yapmadım zaten herşeye neydi yaaa neydi yaa deyip durdum. Bir yandan da şeyi düşünüyorum, Armağan hocam bana bazı konular verdi bunlara bak dedi sözlü mülakatta bunlardan sorarlar, hakim ol detaylara dedi. O sorularla uzaktan yakından alakası olmayan, ezbere dayalı ve üniversite hayatım boyunca hepsini gördüğümden emin olduğum sorular çıktı. Hani diyorum nerede sözlü mülakat ?
Neyse, çıktım koşarak referans mektubumu tezimi birlikte yazdığım Fatma hocama imzalatmaya gittim. Kendisi çok tatlı bir insan. Sonra koşarak İTÜ’ye yetişmeye çalıştım, umarım sıram geçmemiştir diye de ter döküyorum. İTÜ, üniversite sınavlarına hazırlanırken yakın arkadaşlarımın gittiği, benim puanım matematik mühendisliğine yetmediği için gidemediğim, hep içimde kalan bir üniversiteydi. Yüksek lisansi orada yapmak benim için hayal bile edilemez geliyordu. O an ise stresli bir şekilde mülakata gidiyordum, kim bilir ne soracaklardı. Maslak’a vardım. Sıra falan yoktu, 7 kişi var, tek kadın ben olduğum için bana öncelik verildi. Mülakata ilk giren olarak heecanım daha da arttı.
Peki İTÜ mülakatım nasıl geçti ? İnanılmaz bir hikaye.. Hala yazarken duygulanıyorum ve heyecanlanıyorum. Sanki İTÜ beni bekliyormuş gibi bir mülakattı. Armağan hocanın YTÜ için verdiği 5 konunun, en temel çalıştığım yerlerinden, tamamen odaklandığım noktaları soran 5 soru geldi. Aynı 5 konudan , onlara çalıştığım için bana kolay gelen ama çalışmasam asla bilemeyeceğim 5 soru. Her soru sorulduğunda içimden NEEEEE???? Diye bağırıyordum. Sevinçten ve bilmenin verdiği özgüvenden heyecanım sıfırlandı. Sanki aylardır hazırlandığım bir sunumu anlatıyordum. Ne sordularsa takır takır cevap verdim ama içimden ağlamak geliyor böyle bir tesadüf olabilir mi diye. Üçüncü sorudan sonra birbirlerine bakıp beni çok beğendiklerini ifade eden suratlarla beni resmen onore ettiler ve ben halâ şok içerisinde izliyorum onları. Bir tanesi, şimdiye kadarki tüm cevapları doğru veren tek kişisin dedi, sonra anladım ki ben gelmeden önce de çok kişi girmiş çıkmış mülakattan. Yani sadece 6 rakibim yokmuş daha fazla varmış. Muhteşem bir mülakat oldu, hocalar beni gülerek, şimdiden belli kabul edileceğin der gibi bakarak uğurladılar. Ardından tüm gün ‚İTÜ mü ?‘ diye kendime mutlu ve şaşkın bakışlarla sora sora dolandım. O günkü heyecanımı ve mutluluğumu hala unutamıyorum. Bu yazıyı yazarken halâ olayı tamamen idrak edemiyorum. Kendimden çok tatmin olmuş durumdayım, sanırım başarılıydım.
Ve şimdi bugünü anlatıyorum. YTÜ Matematik Mühendisliği mezuniyeti … Woww..
Ayşenur ve Miray’la kuaföre gittik uzun uzun hazirlandik,, artık kep atacagiz çok heyecanlı. Hepimiz beyaz giydik klasik. Çok kişinin hayalidir herhalde, keyfine vara vara yaşadık bugünü. Bugün diplomamı Ayla hocamdan aldım. Mezuniyet töreninde adınız okunuyor, sahneye çıkıp diplomayı aldıktan sonra sahnede sıraya dizilmiş hocalarla el sıkışarak sahneden ilerliyorsunuz ya hani, işte o sırada Armağan hocama denk geldiğimde elimi uzattım sıkmak için, ve bana el uzatmak yerine el salladı, 'güle güle' der gibi gülümsedi, ‚yüksek oldu senin galiba‘ dedi. Asagidaki fotograf o an'a ait :)

Mutluluğum katlanıyordu, inanılır gibi değildi bugün o an. Sonra son olarak (bölüm başkanı) Fatih hocanın da elini sıkıyordum, yükseğin olduğuna dair birşey söyledi ne dediğini hatırlamıyorum ama sanırım ‚yüksek lisansı tebrik ederim‘ gibi birşey dedi. Kep atarken, YTÜ yüksek lisansa seçildiğimi öğrendim. Daha büyük bir gurur olamazdı benim için. Herhalde aynı gün İTÜ’ye de seçilmiş olsam bu olurdu daha büyüğü 😊
Şimdi eğer İTÜ’den de olumlu cevap gelirse hangisine gideceğimi kararlaştırmam lazım.
YTÜ’de erasmus yapma imkanım olacak, bildiğim ortamda rahat çalışma şartlarında çalışacağım. Ama İTÜ benim hayalimdi, bitirmek zor olacak, ama kariyer açısında önüm daha çok açılacak, ve ‚İTÜ’lü olmak‘ etiketiyle egom tatmin olacak. Tam YTÜ diye karar verecektim ki kendi kendime durup ne oluyoruz yaa dedim. Durumun ciddiyetine vardım. Elbette İTÜ’ye gideceğim. Bir kere herşeyden önce bu yüksek lisans kararı, hayatımda ilk kez kendi hür irademle ve daha da önemlisi bilinçli olarak verdiğim bir karar, attığım bir adım. Ve ben başarı hikayemi yazıyorum. Eğer İTÜ bana olumlu dönerse, düşünsene İTÜ Master. Delireceğim. İlk yapacağım şey Instagram bio’suna İTÜ yazmak olacak :D Bugünlerde zirvelerde oynuyorum. Allah en hayrlisini ve bana onu devam ettirmek için çalışma gücü versin. Lisansta giremediğim, üniversite hayatim boyunca gidip misafir öğrenci olarak ders dinlediğim İTÜ’ye şimdi master için giriyor olacağım. Hadi olsun.. Bu arada eklemeyi unuttum. İsmek’ten Almanca A1 belgesini aldım. Yarın YTÜ Sistem Mühendisliği mülakatı var, ona gitmeyeceğim.
11.7.2016
Biraz tatil yaptım dinlendim. Yüksek lisans sonuçlarının açıklanmasını beklerken zaman geçmiyor. Ne hissettiğimi bilememe bozukluğu yaşıyorum. Başta böyle etkisi altında olmadığım bir İTÜ fikri şu an erişilmez geliyor. Oradan olumlu haber alacağımı hissetmek; korktuğum, aşırı istediğim, gözümde çok büyüttüğüm ama beni gaza da getiren, gurur verici birşey…
Bugün fal baktırdım. Falda İTÜ’yü de YTÜ’yü de kazanacağım, İTÜ’yü seçeceğim çıktı. Ya yurtdışına gittiğim için İTÜ’deki kısmetimden oluyormuşum, ya da kısmetim orada olduğu için yurtdışına gitme fikrimden vazgeçiyormuşum. Ama kadın daha çok yurtdışına çıktığım için birşeyleri elimin tersiyle ittiğimi gördüğünü, bunun da benim için çok hayırlı olacağını söyledi.
Fal işte..
13.7.2016
YTÜ sonuçlar açıklandı. Üniversitenin web sitesine bir pdf dokümanında yayınlamışlar listeleri. Girdim, soyadımı arattım, karşısındaki sonuca baktım direkt. KAZANAMADI yazıyor. Hiç ama hiç olumsuz birşey hissetmedim. Nasıl hissetmedim anlamıyorum, olmasa da olurmuş gibi allah allah nasıl olur ya dedim, iyi madem kazanamadıysam deyip kapattım dosyayı. Ya üzülme eşiğim derinleşmiş, ya umudum yokmuş ya da şokta olduğum için ne hissettiğimi bilemedim. Bu işte bir terslik yok mu ? Kimler sınava girmiş diye girip listeyi kurcalamaya başladım. Bir de ne göreyim ? Matematik mühendisliği listesinde adımın karşısında KAZANDI yazıyor. Ne ? Nasıl oldu ? Sonra dökümanı baştan açıp tekrar soyadımı arattım. İlk karşıma çıkan sonuç Sistem Mühendisliği sonuçlarıymış.. Yani mülakatına gitmediığm başvurumun sonucuna bakıp ,matematik mühendisliği sonucu sanmışım. Aptal kafam. Evet yüksek lisansı kazanmışım. 😊 Nasıl kazanamadığıma neredeyse hiç üzülmemiştim, kazandığımı görünce de süper sevinmedim. Ama elbette sevindim, bir rahatlama geldi.
İTÜ ısrarla sonuçları açıklamıyordu, akşam oldu. Geç saatlerde Birsen ardarda beni aramış, duymamışım. Ne hissedeeğimi bilemedim. Sanki çok sevdiğim birinin hayatı bir ameliyatı varmış da doktordan umutla bir cevap bekliyormuşum gibi kalbim çarpıyordu, birseni geri aradım. Telefonu açar açmaz şöyle dedim, soru sormuşum ve cevabını bekliyormuşum gibi. En az benim kadar heyecanla kazandın diye bağırarak bana mutlu haberi verdi. İTÜ listeleri açıklanmış, Birsen kendi sonucundan önce benim adımı aratmış listede, önce bana sonra kendisine bakmış. Bana bu haberi verdiğinde kendimi tutamadım tabiki ağladım mutluluktan. Mutluluktan ağlamayı seviyorum. İTÜ’yü kazandım. Hayalime ulaştım. Ama ne şansla. Bu hem benim hakettiğim hem de bana bahşedilmiş bir lütuf olmalıydı. Çalıştığım sorular, başvurudan son anda haberimin olması, mülakata son anda belge hazırlamam, birçok farklı etkene bağlı gelişen, elimde olmadığı halde istediğim gibi ilerleyen her şey. İnanılır gibi gelmiyor bana. Aradım anneannemi ağlayarak bu güzel haberi verdim. İTÜ Matematik Mühendisliği yüksek lisans öğrencisi oldum. Misafir öğrenci olarak gittiğim o sınıflara artık kendi kimlik kartımla gireceğim. Nasıl oldu, ne kadar didindim, durumun ne kadar farkındayım, şimdi ne olacak ? Halâ mutluluktan ağlıyorum. Allaha şükür, şükranlar, minnetler. Bu gururu tarif edemem, biliyorum çok abarttım ama sadece benim emeklerim değil buna sebep. Bu senaryonun benim kaderimde yazılı olduğundan eminim. Haydar bana istediğin herşeyi başarıyorsun dedi. Yanılıyor. Ama başarı kitabım hakkıyla devam ediyor bunu görmek muhteşem birşey. İTÜ’ye 12 kişilik kontenjandan 8. Sıradan seçilmişim, YTÜ’ye ise 12 kişilik kontenjandan 12. Olarak hak kazanmışım…Garip.
16.7.2016
Buraya detaylarını yazamayacağım, İTÜ mezuniyetine gittim. Birsenin mezun oluşuna tanık oldum. Mükemmel bir duygu. YTÜ’den Fatma hocamla telefonda konuştuk. İTÜ kararımı açıkladım, bana YTÜ’ye gelirsem birlite İspanya’da bir proje yürüteceğimizi , yurtdışı yolumun açık olduğunu söyledi. Akademik kariyer düşünmüyorsam Yıldız’a gitmemi önerdiğini söyledi. Kafam karıştı. Miray ve annemle oturup düşündük. İTÜ’de yurtdışı imkanım olup olmadığından şüpheliyim ama elbette ki vardır. Birkaç araştırma, konuşma ve mailleşme ile bu kararı netleştirmem lazım, sonra kayıt yaptırmaya gideceğim. Gözüm İspanya’da ve Armağan hocamla çalışmakta ama aklım ve kalbim İTÜ’de. İTÜ’den birkaç profesör ile konuşmaya çalışacağım. Çok zor bir yol ayrımı. Yanlış karar vermekten çok korkuyorum.
3.8.2016
22 Temmuz’a kadar olan süreçte İTÜ’de karar kıldım. Sebebi ise İTÜ’de de yurtdışı yolumun açık olması, hatta bu sırada ofisi kampüse çok yakın olan, adını bile duymadığım bir firmada (EY Uluslararası Danışmanlık Firması) çalışma ihtimalimin olması, ve evet, hayalim olması. Kendimi İTÜ’lü olarak tatmin edeceğim. Aynı zamanda da iki farklı üniversite kültürü görmüş olacağım, bu benim profesyonel becerilerimi kesinlikle besler. 22 Temmuz’da gidip İTÜ’ye kayıt yaptırdım. Armağan hocam EY firmasına CV’mi gönderdi. İngilizce ve genel yetenek sınavlarına girdim güzel geçtiler. 1 hafta sonra yüzyüze mülakata çağırdılar. Görüşme benim açımdan olumlu geçti, üç gün içinde onlar da olumlu döndüler. Maslak’taki ofiste calisacagim, alt geçidin diğer tarafında da İTÜ kampüsüm olacak. 😊Eğer planladığım gibi sürdürebilirsem çalışma saatlerimde gidip derslere katılıp akşamları o kadar saat mesai yaparak işi ve eğitimi bir arada yürüteceğim.
10.8.2016
Bugün, ilk işime resmi olarak inanılmaz düşük bir ücretle, part time çalışacak şekilde başlama durumum söz konusu oldu. Evet EY halâ bir opsiyon, henüz karar vermedim. Ama para kesinlikle önemli degil.
15.8.2016
EY’da staj alım süreciyle alakalı sorunlar olduğuna dair mail aldım. Süreç durduruldu dediler. Başka bir yazılım firmasından (Met Global) aradılar, part time iş analistliği pozisyonu için görüşmeye çağırdılar. Rolümüze güzel çalışalım gidelim. Belki o kapı açıktır ve EY’daki sürecin ötelenmesinde bir hayır vardır. Ama sorun şu; ben yazılım yapmak istiyor muyum ? Asagida, o günlerde iki firmada calisma durumlarini karsilastirmak icin yaptigim tabloyu paylasiyorum.

Benim için önemli olan kriterler kariyer olanağı, işe olan ilgim ve kendime ve yüksek lisans derslerine ayıracağım zaman oldu.
17.8.2016
Yarınki Met-Global mülakatıma, yazılım sektöründe yüksek maaşla , yüksek lisansı da paralel şekilde yürütebileceğim bir işi çok istediğim fikrine odaklanarak gidecegim. Olması için gidecegim bu görüşmeye, ardından bir hafta içinde EY mi Metglobal mi hangisi süreci ilerletirse onu seçerim herhalde.
18.8.2016
Davutpaşa’ya yazılımcı olmak icin mülakata geldim. Gelmişken Fatma ve Armağan hocalarımla görüştüm, yemek yedik, biraz ne istediğimden konuştuk, sonra mülakata gittim. Adamlara çat diye yazılım istemediğimi söyledim, iş analisti pozisyonu üzerine bayağı konuştuk, analistler geldi şirketten, tanıştık. Görüşme güzel bir boyut aldı ve analist olma konusunda olumlu düşüncelerim olmaya başladı, görüşme benim açımdan güzel geçti.
19.8.2016
Akşam EY’dan aradılar. 19 Eylül’de başlamak üzere teklif yaptılar. Metglobal’ın cevabını beklemeden bu teklifi direkt kabul ettim. Bakalım doğru yollara mı giriyoruz yanlış yollardan ders çıkara çıkara ilerleyeceğimiz bir hayat mı bizi bekliyor..
Bugün bu kararımın hayatımın en önemli kararlarından olduğunu çok açık görebiliyorum. Fırsatları değerlendirmek konusunda ne kadar başarılı olursak o kadar çok yeni kapı açılır .
Nitekim, ne kadar başarı ihtimali, o kadar başarı...






Yorumlar